BedavaSitem.tr.gg İstanbul/çatalca
 
[ADMİN]' Mesaj Yollama HABERLER BURADA HAVA DURUMU DİNİ KOD TELEVİZYON ACIK SAAT EL SAATİ KAYNAK SAAT gel ne olduna bak ben anlamadım belki sen anlarsın Anketler Forum Link listesi Kötü Yer [VİRÜS] o YÜZDEN Girmeyin Maus Yeri DUYURU SAĞA AKAN KOD renk için kelimeler GİRİN GELL REKLAM PAYLACO YUMRUKLA KALPLER TARAFTAR SİTE SAĞ ENGEL KODU SİTE KOD PAPATYA FALI KODU E-DEVLET ÖSYMK SINAV SONUÇLARI KOD MP 3 KURANI KERİM GOOGLE ARAMA MOTORU KOMİK FIKRA Yeni sayfanın başlığı Galeri Gazete SAĞ TUŞ ENGELİ EKRAN RENGİ MTRİX ARKAPLAN OSMANLI PADİŞAHLARII BAK SÜPER RESİMLER CUMHURİYET GELLL OY VER HEMEN GELL Bizim GM Nin Dier Resmi URL Şifreleyici BAŞLIK SAYAÇ ARKADAŞ RESİMLERİ BANNER KODU Resimler Ziyaretçi defteri yılın şampion takımı DÜNYANINN EN KOMİK RESİMLERİ sayaç konuşma yeri SayaçYeniBölüm gelinnn bu gün kimler girdi kodu SİTE ARKAPLAN GELLL KODLARI BURDAN BUL NEE ARIYOSANNN MUTLAKA BAKKK MAUSE SOLA'KAYAN'YAZI ATEŞLİ YAZI yemek tarifi EN ÇOK İNDİRİLEN GEL YAPAMİCANIZ HARAKETLERİ KOPYALAYIN Haberler baykuş ne alaka dicen oku KELOĞLAN DENİZLER PADİŞAHINA KARŞI Hikayeler,şiireleri aldımız yer YÜRÜYÜŞ tersten bakış.... SÜVARİ VE KÖR YOLCU gözlerimiz neden dalıyor ((çook ilginç)) Top liste site imzası GELECEK FİLMLER MAUSE KODU BAK HEMEN SİTE GEÇİŞİ [SLAY GEÇİŞ] SİTE GEÇİŞİ [YILDIZ GEÇİŞ] YEMEK TARİFİ Saklı sayfalar Kuranı-Kerim sitenin dilini değiştir DUYURU PANOSU Ana Sayfa KESİN ÇALIŞAN TELEVİZYON. KESİN ÇALIŞAN DAHA BÜYÜK TELEVİZYON ATA ÖZÜ DÖVİZ KURU RÜYA TABİRLERİ HABERLER [YENİ ÇIKTI] ONLARCA MAUSE KODU SAYFANIZ İÇİN KOLAY GELSİN GASTE [TÜM HABERLER BURADA ] İSTEDİN VAR UZAY OYUNU FİLMLER GRİ RENK RESMİN ÜZERİNE İSMİNİ YAZMA RESMİN ÜZERİNE BİŞEY YAZMA [KODU] sayaç yeri YeMi MiniClip BARIŞ AKARSU RESİMLERİ RAMAZAN BANNERİ ONLİNE SAYAÇ SİTE ÖDÜLÜ KOMİK VİDEOLAR KLASİK VİDEOLAR SÜPER VİDEOLAR BATUHAN KORKMAZ İSTEDİN KODLARI BURDAN BULABİLİRSİN SAYFA KODU 2012 sayfa denetleme İstasyonu [DENETİMDEDİR] O YÜZDEN GİRİLMEZ! EN KISA SÜRE AÇILIR MERAK ETMEYİN AMA İHTİYACINIZ YOK BURADA WepMaster Oyun İdareliği Kod Kutusu Kayan Yazı_Örnek sitemizin tanıtım sıfatı Reklamlar KAYAN YAZI KODU Taarihte Bu Gün Resim UYDUDAN GÖRME Sayfaya Gir Bu Sayfadaki Linkki Beğen Sayfamız Link -Deneme Kesinlikle Tek Tıkta Facebook Sayfamıza Giden Kod: Kesinlikle Doğrudur Virüslü Site Sanalika Oyunu Mavi Konuşma Hilesi Sanalikaya Giriş Sanalika Sanil İsteme Bakım Facebook Hileleri Wolfteam Sanalika Giriş Sanalika Kayıt Ol Sanalika Sanalika Reklam TRANSFORMİCE Dendd Html kod n
  KELOĞLAN DENİZLER PADİŞAHINA KARŞI
 
Bir Keloğlan varmış. Bu Keloğlan'ın saçı yokmuş ama aklı çokmuş. Herkesle fikir yarıştırmayı sever, bunu bir oyun haline getirirmiş. Kendi köyü Alaca, komşu köyler Bulaca, Kulaca ve Suluca'da yapılan düğünlere davet edilir ve akıl-fikir yarışmalarında ilk sırayı kimselere bırakmazmış. Mümkün mü Keloğlan'la akıl-fikir yarıştırmak? Keloğlan sorusunu sordu muydu yarışmacılar dilsiz kesilirmiş. Bulutlar yere inse, yer göğe çıksa, insanlar hangi katta bulunurlar? Yanan bir ateşin dumanı görünmese bunu kim anlar? Eller ayaklarla yer değiştirse yürümek nasıl olurdu? Asıl adı İbrahim olan Keloğlan, zekasının çokluğuyla her zaman öğünen denizler padişahı ile akıl-fikir yarıştırmak için, yola çıkmış. Keloğlan yolda iki adama rastlamış. Adamlar, hararetli bir şekilde tartışmaktaymış. Keloğlan bir süre adamların tartışmasını izledikten sonra, araya girmiş: “ Durun ağalar, etmeyin, eylemeyin. Şu koca dünyada, bu dağ başında neyi paylaşamazsınız? “ Keloğlan’ın araya girmesiyle adamlar sakinleşmiş. Adamlardan biri, Keloğlan’a sormuş: “ Arkadaş, nerelisin, adın ne? “ Keloğlan: “ Şu dağın ardında kalan Alaca köyündenim. Herkes, bana Keloğlan der. Söyleyin bakalım ağalar, nereden gelir, nereye gidersiniz? Adınız nedir, bir öğrenelim. “ Adamlardan biri: “ Keloğlan adını duymuşluğum vardı. Benim adım Hacivat, kardeşliğimin adı Karagöz’dür. “ “ Vay, Hacivat ve Karagöz!.. Ben de sizin adınızı duymuştum. Nükteli konuşmalarınızla etrafınızdakileri güldürürmüşsünüz “ diyen Keloğlan, iki ayrılmaz dostla kucaklaşmış. Daha sonra Karagöz sormuş: “ Keloğlan, sen köyünden çok uzaktasın. Nereye böyle? “ Bunun üzerine Keloğlan, olanı-biteni anlatmış ve sonunda, denizler padişahı ile akıl-fikir yarıştırmak için yola çıktığını söylemiş. Keloğlan sözlerini tamamladıktan sonra Hacivat karşısına dikilmiş: “ Be Keloğlan, sende hiç akıl yok mudur? Denizler padişahını ben de bilirim. Akıl-fikir yarışında beni yeneni altına boğarım der ama kimseye beni yendin, al bir çuval altını demedi, kimseyi altına boğmadı. O’nun boğdurması başka türlü. Cellâtlarının eline düşenin vay haline. “ Karagöz’ün de kızgınlıkta Hacivat’tan aşağı kalır yanı yokmuş: “ Bre kellerin padişahı.. Biz Hacivat’la ikimiz senin emrindeyiz. Yeter ki, o kötü fikrinden vazgeç. Bak yirminde varsın, yoksun. Hayatının baharındasın. Gel gitme. “ Karagöz ile Hacivat uzun süre dil dökmüşler fakat Keloğlan’ı vazgeçirmek ne mümkün? Rüzgâr diyormuş da fırtına demiyormuş. Hayalin gerçeğe, masalın efsaneye karıştığı bir anlık zaman diliminde aniden Hacivat’ın yüz hatları gerilmiş, kaşları çatılmış ve konuşmaya başlamış: “ Bak Keloğlan, hiç kimse kazanma ihtimalinin sıfır olduğu bir şans oyununa parasını, bir ölüm oyununa hayatını koymaz. Karagöz’le beni az buçuk tanıdın. Yalan nedir bilmeyiz, doğruluktan şaşmayız, sırrını sırrımız bilir, kimselere açmayız. Hayatını ortaya koyduğuna göre, bu Denizler Padişahı senin tanıdık veya akrabana mı bir zarar verdi? “ Hacivat’ın kararlı konuşması üzerine, çocukluğundan beri beynini kemiren sırrı, Keloğlan gözyaşları içinde anlatmaya başlamış: “ Anam anlattıydı. Babamın adı Mehmet’miş. Köylüymüş ama çok zekiymiş. Ben küçük bir çocukken, babamın çok zeki olduğunu duyan denizler padişahı babamı sarayına akıl–fikir yarıştırmak için, davet etmiş. Gidiş o gidiş. Babamın kendinden daha akıllı olduğunu gören zalim, babamı boğdurtmuş. Ben şimdi gidip de, o zalimden babamın intikamını almaz mıyım? Bir de şöyle bir durum var. Dikkat ettim, halk arasındaki konuşmalarda padişah, kral, imparator, şah, sultan diyorlar, o kadar zalimler var ki aralarında. Zindanlar haksız yere işkence gören, karanlık ve nemli taş odalarda ömür törpüleyen insanlarla dolu. Olur mu böyle şey? Padişahın biri, ordusunu toplayıp, kendi halinde yaşayan, iyi insanlarla dolu bir ülkeye saldırıyor, yüzlerce, binlerce insanın ölümüne sebep oluyor. Sonra ne oluyor, ülkesine yeni topraklar kattı, topraklarını genişletti. Böyleleri büyük padişah, büyük kral namıyla anılıyor. Kızıl saçlı, kızıl sakallı bir korsan olan denizler padişahı da gelecekte büyük padişah olarak anılacaksa yazıklar olsun. “ Bunun üzerine Hacivat: “ Dediğin doğru, Keloğlan. Benim de dikkatimi çeker bu durum. Şu el yazması kitaplar. Yüzyıllar öncesinden kalanlar var. Tarih kitaplarında hep savaşlar var. Tarih, savaş demek olmamalı. Tarih kitaplarından savaşı çıkarın, geriye Karagöz ile Hacivat kalır. Öyle değil mi Karagöz’üm? “ Karagöz: “ Sen ne diyorsun, Hacivat? Bir savaşı sevmeyiz. İnsanlar neden bizi tarih kitaplarına yazsınlar. “ Onların aralarındaki bu konuşma su gibi akıp gitmiş. Daha neler konuşmuşlar, neler. Özellikle babasından bahsederken, Keloğlan’ın, yıllardır için için yana bir volkanken aniden patlaması, yüzyıllardır süregelen bir yanlışı doğruluyor nitelikte miymiş? Düşüncede bütünlük sağlamak, aralarında fikir birlikteliği kurmalarına neden olacak, Keloğlan’ın yanına Karagöz ile Hacivat’ı katacak, yakındaki bir çiftlik sahibi onlara üç at satacak, fazla eğlenmeden yola çıkılacak, aradan günler, haftalar geçecek, denizler padişahının ülkesine giriş yapılacak, deniz kenarında, sarp kayalıklar üstündeki zalimin sarayına varılacak ve hoş geldin, beş gittin huzura çıkılacakmış. Artık Keloğlan, denizler padişahının huzurunda, Karagöz ile Hacivat salonun bir köşesinde seyirciler arasındaymış. Biraz sonra denizler padişahının davudi sesi salonda yankılanmaya başlamış: “ Benimle akıl–fikir yarıştırmak için, gelen sen misin? Adın Keloğlan’mış. Saçı yok olanın aklı da yok derlerdi de inanmazdım. Aklın olsa, şu kadarcık halinle, benim gibi heybetli bir padişahın karşısına çıkar mıydın? “ Bu soruya Keloğlan şu cevabı vermiş: “ Padişahım, saçım yoktur ama aklım çoktur. Şu kadarcık değil de, bu kadarcık olsaydım, bu salona sığmaz, dışarı taşardım. “ Denizler padişahı, Keloğlan’dan böyle bir cevap beklemediği için, sağına, soluna bakınmış. Salondaki bütün başlar öne eğilmiş. Keloğlan ise, dimdik karşısında duruyormuş. Başı dik, alnı açıkmış. Cesurmuş. Sorulacak her soruya karşılık verebilecek gibi görünüyormuş. Denizler padişahı kaşlarını çatıp, Keloğlan’a doğru sert bir bakış fırlatmış. Keloğlan oralı olmamış. Bunun üzerine denizler padişahı ayağa fırlarken, bağırmış: “ Rezil herif, hemen diz çök karşımda. “ “ Padişahım, olur mu? Bu bir yarışma. Benim işime karışma. Şartlar eşit olacak ki, tadı çıksın; Keloğlan’ın kel başında saç çıksın. Hem sen şimdi padişahlığı boş ver, bir soru sorayım da bana akıl ver. Bu elimde yok, bu elimde de yok. Ellerimde yok olan şeyin adı nedir? “ “ Bre densiz, bu ne biçim sorudur? Cellâtlar, alın bunu başımdan, koparın gövdesini başından. “ İki cellât gelmiş ve Keloğlan’ı kaptıkları gibi sarayın yer altı katlarında bulunan zindana götürmüşler. Gece yarısı Karagöz ile Hacivat zindana inmiş ve Hacivat uzaktan akrabası zindancıbaşıyla görüşmüş. Keloğlan'ı salıvermesini, bu durumun kimse tarafından bilinmeyeceğini söylemiş. Hacivat'ın ricası ve verdiği on altın üzerine zindancıbaşı, Keloğlan ile Karagöz ve Hacivat'ı gizli bir geçitten saray dışına çıkarmış. Zindancıbaşı: " Bak Keloğlan, yirmi yıldır bu zindandayım. Padişahıma isyan eden, karşı çıkan, düşman olan, boyun eğmeyen yüzlerce insanın hayatına son verdim. Şimdiye kadar bir kişi bile, bu zindandan sağ kurtulamadı. Hacivat'ın hatırına seni bırakıyorum. Eğer ki, bir daha bu zindana gelirsen, vay haline! Bir Hacivat değil, bin Hacivat gelse seni kurtaramaz, dedikten sonra, Keloğlan'ın ensesine öyle sert bir tokat vurmuş ki, onu toza, toprağa bulamış. Zindancıbaşı gittikten sonra, Karagöz ile Hacivat, Keloğlan'ı kucakladıkları gibi oradan kaçırmışlar. Keloğlan günlerce ölümle cebelleşmiş. Gitmiş, gitmiş, gelmiş. Sonradan Keloğlan biraz kendine gelince sormuş: " Ne oldu? Neredeyim ben? " Bunun üzerine Hacivat: " Dağda, bayırdayız, Keloğlan. Tam altı gündür kendini bilmeden yattın. Terledin, durdun. Zindancıbaşı gitmene izin verdi. " Keloğlan: " Of, ensem! Ne biçim zindancıbaşıymış o. Enseme öyle bir tokat vurdu ki, tarifi imkansız. Sanki öldürmek için vurdu. " Hacivat: " Tabi öldürmek için vurdu. Seni bıraktığını denizler padişahı bir duyarsa, zindancıbaşını en yüksek direğe astırır. Artık akıllan Keloğlan, babanın intikamını aldın. Bunu böyle kabul et. Denizler padişahının ülkesini terk et. Var git köyüne, evine. Kur düzenini rahat et. " Daha sonra kendine gelen ve iyileşen Keloğlan'ı, Alaca Köyü'nün yakınlarına kadar getirmişler. Keloğlan'dan bir daha denizler padişahıyla uğraşmayacağı sözünü alan Karagöz ile Hacivat, Bursa'ya dönmüş.
 
  Bu Siteye Toplam 941805841289 VE SON 6666 ziyaretçi Kişi Ziyaretçi Siteye Baktı (59848515025085 Klinikler) Copyright  
  Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol